Yaş Düzeltme
Kıymetli okuyucularım; bu yazımda mevzuatımızda nüfus davaları kategorisinde düzenlenmiş özel bir dava türü olan doğum tarihinin düzeltilmesi talepli yaş değiştirme ve düzeltme konulu davaya kısaca değinmeye çalışacağım.
Toplumumuzda geçmişten günümüze süregelen bir anlayışla kişilerin nüfusa geç bildirildiği, haliyle de nüfusa geç kaydedildikleri bir gerçektir. Burada işin sosyolojik boyutu da elbette önemli bir etkendir. Mesela, erken yaşta yapılan evlilikler yüzünden bireyler resmi nikahlarını yapamamakta ve haliyle doğan çocukları da nüfusa kaydedememekte veyahut geç kaydetmektedirler.Yine başka bir sorun da vefat eden ağabeyinin veya ablanın ölümünün bildirilmemesi ve yeni doğan çocuğa da vefat edenin kimliğinin kullandırılması gerçeğidir.Böyle olunca da kişilerin gerçek yaşları nüfusta farklı şekilde görülmekte ve bunun sonucu olarak da ileriki dönemde belli başlı sorunlar baş göstermektedir.
Daha çok yaş büyütme ve yaş küçültme davası olarak bilinen bu davalar belirtildiği gibi çeşitli saiklerle açılabilmektedir.
Öncelikle bu davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise davacının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır. Bununla birlikte davanın açılması için kanun koyucu bir zamanaşımı süresi öngörmediği için yaşının nüfus kayıtlarında hatalı ve yanlış olduğunu düşünenler bir süre sorunu yaşamaksızın bu davayı açabilecektir.
Yaş düzeltme davasının davacı taraf açısından olumlu sonuçlanması için belli başlı şartlar vardır. Tüm bu şartların bir arada var olması gerekmektedir. Kısaca bu şartlar şu şekilde sıralanabilir;
-Kurum kayıtları kesin delil niteliğinde olduğu için kişi hastanede veya doğum evinde doğmuş olmamalıdır. Kişi hastanede veya doğum evinde doğmuş ise bu kayıtlar esas alınacaktır.
-Kişi dış görünüş itibariyle nüfusta kayıtlı olduğu yaşa uygun olmamalıdır.
-Kişinin dış görünüşü itibariyle iddia etmiş olduğu yaşa uygun olması gerekmektedir. Uygunluktan kasıt mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda mahkemenin bu konuda ikna olmuş olmasıdır. Üst mahkeme 1-2 yaş farkının olmasını da uygun kabul etmektedir.
-Bir diğer şart yaşını büyütmek veya küçültmek isteyen kişinin beyan edilen yaşta bir kardeşinin olmamasıdır. Aksi halde dava bu yönüyle reddedilir.
-Diğer bir şart ise yaşını küçültmek için, nüfusa yazıldığı tarihten önce doğduğunu iddia etmemelidir. Yani kişi yaşını en fazla tescil tarihine kadar küçültebilir. Burada da Yargıtay uygulaması çok net olup kimse doğmadan önce nüfusa kaydedilmeyeceğinden bahisle tescilden daha sonra doğmuş olmayı hayatın olağan akışına aykırı bulmaktadır.
Nitekim T.C YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 2011 / 1373 Karar: 2011 / 3798 Karar Tarihi: 22.03.2011sayılı ilamında özetle;
‘İncelenen dosyadan, XXX nüfusa 16/11/1962 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Bir kimsenin doğmadan önce nüfusa tescili mümkün olmadığı halde, doğum tarihinin 1/10/1963 olarak düzeltilmesi nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirmektedir. Hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, bu kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemek ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek zorunda olup, bu hususa uyulmaması usul ve kanuna aykırıdır.’
Şeklindeki gerekçe ile açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
-Başka bir şart da Kemik Radyolojisi Teknolojisinin uygulanmasıdır. Bu uygulama 25 yaşına kadar olan iddialar için sağlıklı sonuçlar verebilmektedir. Nitekim 25 yaşından sonra tıbben yaş tespiti mümkün olmadığı için 25 yaşın üzerinde olup yaşını büyütmek isteyenlerin dava açma sürecinde sadece tanık beyanları ile yetinilmesi davanın ret ile sonuçlanmasına sebebiyet verecektir.Yargıtay bu durumda da uzun bir süre geçtiği için tanık beyanlarında yanılgı olma olasılığının çok yüksek olabileceğine vurgu yapmaktadır.
Son olarak yaş düzeltmelerinin sosyal güvenlik hukukuna etkisinden de bahsetmek istiyorum.
Sosyal Güvenlik Hukukumuz açısından ikili bir ayrım söz konusu olup ilk kez sigortalı olunan tarihten sonra yapılan yaş düzeltmeleri SGK tarafından geçerli kabul edilmemektedir. Bu husus 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nda yer almaktadır. Bununla birlikte ilk kez uzun vadeli sigorta kollarına tabi sigortalı olmadan önceki yaş düzeltmeleri SGK tarafından geçerli kabul edilmektedir.
Bu davanın lehinize ve daha kısa sürede sonuçlanması için bir avukattan hukuki yardım almak ve süreci avukat eliyle sürdürmek yararınıza olacaktır.
Tüm okuyucularıma sağlıklı bir hafta dilerim.