Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Kıymetli okuyucularım, bu haftaki yazımda mahkumiyete ilişkin kararın hem ceza hukuku, hem de hukukun diğer alanları (idare hukuku, özel hukuk vb.) bakımından doğuracağı olumsuz sonuçlardan etkilenmemeleri adına kişilere "son bir şans" vermek olarak kabul edilen ‘Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’ kavramına ve sanık üzerindeki etkisine kısaca değineceğim.
Halk arasında "erteleme" veya "denetimli serbestlik" olarak tabir edilen fakat ceza hukuku açısından çok daha farklı hüküm ve sonuçları bulunan kısaca HAGB olarak ifade edilen “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı, ceza mahkemelerince sanıklar hakkında uygulamada sıkça başvurulan bir karar olmuştur. Öncelikle bu kararın yasal dayanağına ve yine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi için gerekli olan şartlara değinmek istiyorum.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 231.maddesinin 5.fıkrası ve devamında düzenlenen ‘Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’ kavramını madde metniyle bağlantılı olarak açıklayacak olursak;
1-Öncelikle, sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması gerekmektedir; iki (2) yılın üstündeki hapis cezaları için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmez. Bu kararı vermek mahkemenin takdirindedir. Nitekim kanun maddesinde mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir denmektedir. Madde metninde bu kararın “Sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmayacağı” açıkça ifade edilmektedir. Kısaca ‘Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’ kararı, sanık açısından hem ceza hukuku bağlamında hem de diğer alanlarda herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır.
2-Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için diğer şartlar ise; Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi ve sanığın da kabul etmesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir.
3-Yine açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
4-Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi ile birlikte sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi kasıtlı bir suç işlerse bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak; Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine, bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
5-Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Yani hukuki olarak bir sonuç doğurmayan bu karar tamamen ortadan kalkmış olur.
6-Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
7-Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz mümkündür. Kararı veren mahkeme hangisi ise o mahkemeye dilekçe verilerek HAGB kararına itiraz edilebilir. Kararı veren mahkeme itirazı önce kendisi değerlendirir ve itiraz üzerine yapacağı inceleme ile kendi verdiği kararı düzeltebilir. HAGB kararı veren mahkeme, kararına yapılan itirazı yerinde görmezse itiraz dilekçesini itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderir.
8-Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir. Yani kişilerin sabıkasına işlemez çünkü ortada verilen bir hüküm yoktur.
Özetle “HAGB” olarak ifade edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, herhangi bir suçtan ötürü ceza mahkemesinde yargılanan ve yargılama sonunda "suçlu bulunan" sanık hakkında hapis veya adli para cezası hükmü verilecek iken, belirli şartların varlığı halinde söz konusu hükmün "açıklanmaması" anlamını taşır. HAGB kararı, suç işleyen kişinin hayatına ceza hukuku müdahalesini adeta belli bir süre ile askıya almaktadır. ‘Ceza verilmesinin son çare olması (ultima ratio) ilkesinin bir gereği olarak İnsan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devletinden bahsedilecekse, hiç şüphesiz ceza son çare olmalıdır.
Herkese keyifli bir hafta dilerim.