Velayet Hakkı
Değerli okuyucularım, bu haftaki yazımda hayatımızda önemli bir yere sahip olan velayet hakkı ile ilgili olarak yasal düzenlemeler çerçevesinde sizi bilgilendirmeye çalışacağım.
Velayet kısaca çocuğun korunması ve temsil edilmesi için öngörülmüş hukuksal bir haktır diye tanımlanabilir. Çocuğun iyi bir eğitim görmesi, sağlıklı bir yaşam sürmesi ve iyi bir birey olarak yetiştirilmesi için velayet konusu iyi anlaşılmalı ve bu velayet hakkına sahip olan anne ve babanın bu yetkiyi suiistimal etmemesi gerekmektedir. Zira velayette esas olan çocuğun üstün menfaatinin tesisidir.
Türk Medeni Kanunumuz velayet konusunu ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Mevcut düzenleme şöyledir;
Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Yasal düzenlemeye göre velayeti kendisine verilen anne veya babanın durumunun değişmesi halinde veya çocukla yeterince ilgilenilmemesi halinde veyahut velayeti kendisine bırakılan taraf karşı tarafın çocukla kişisel ilişki kurmasını engelliyorsa kendisine karşı velayette ilişkin mevcut durumun değiştirilmesi davası açılabilir. Nitekim velayete ilişkin mevcut durumun değiştirilmesi konusu Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş olup TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re'sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. İfadesi yer almakta olup velayetin düzenlenmesinde asıl olan küçüğün menfaatidir. Yargıtay’ın süreklilik arz eden kararlarına bakıldığında velayete ilişkin mevcut durumun değiştirilmesi taleplerinde istem incelenirken anne ve babanın istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararının göz önünde tutulması gerektiği vurgulanmıştır.
Velayet kendisine bırakılan anne veya baba her zaman çocuğunun menfaatlerini düşünmek ve bu menfaatlere göre davranmakla yükümlüdür. Velayet hakkına sahip olan anne ve baba çocuğun geleceğini düşünerek hareket etmeli ve çocuğun iyi bir eğitim alması için de iş birliği içinde olmak zorundadırlar. Yine velayet hakkına sahip olan eş velayet kendisine bırakılmayan eş ile çocuğun kişisel ilişki kurmasına engel olmamalıdır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde velayet hakkının kötüye kullanılması hususu gündeme gelecek olup velayete ilişkin mevcut durumun değiştirilmesi davası açılabilecektir. Velayet kendisine bırakılmamış olan kişi bir süreye bağlı kalmadan değişen durumlara göre velayetin kendisine verilmesi için dava açma hakkına sahiptir.
Toplumda genellikle velayeti alamayan tarafın ‘velayet kendisine bırakılan eski eşim evlendi ben velayete ilişkin mevcut durumun değiştirilmesi için dava açmak ve çocuğumu yanıma almak istiyorum’ gibi bir algı içerisinde olduğu görülmektedir. Kıymetli okurlar velayet kendisine bırakılan eşin evlenmiş olması bu davayı açmanız için haklı bir neden olarak kabul edilemez. Velayet durumuna dair değişiklik talebinizin nazara alınabilmesi için çocuğun üstün yararını zedeleyen yeni bir koşulun varlığını ispat etmeniz gerekecektir. Mesela eşin evlenmesiyle birlikte çocuğun eğitim durumunun, sağlık durumunun, psikolojisinin bozulması gibi.
Velayete ilişkin mevcut durumun değiştirilmesi davasında görevli mahkeme aile mahkemesi olup aile mahkemesi olmayan yerlerde ise davaya aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesi bakar. Velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması konusu kanunda düzenlenen çekişmesiz yargı işleri arasında olduğundan çekişmesiz yargı işlerinde geçerli kural olan, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kuralı burada geçerli olacaktır. Bu davayı davacı kendi yerleşim yerinde açacağı gibi davalının yerleşim yerinden de söz konusu davayı açılabilir. Yargılama sürecinde mahkeme gerekli gördüğü takdire bir uzman görüşüne başvurabilir ve bu uzman görüş davanın ispatı açısından son derece önemlidir.
Huzurlu bir hafta geçirmeniz dileğimle.