Nişanın Bozulması
Kıymetli okuyucularım, bu haftaki köşe yazımda evliliğin temeli sayılan nişanın bozulmasının hukuki sonuçlarına Yargıtay kararlarıyla bağlantılı olarak değinmeye çalışacağım.
Nişana ilişkin yasal dayanak nedir?
Nişanlılık konusu 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 118. ile 123. maddeleri arasında düzenlenmiştir. İlgili hükümler nişanlanmanın amacını, nişanın bozulmasının sonuçlarını, hediyelerin geri verilmesini ve nişanın bozulması halinde hangi süre içinde dava açılması gerektiğini açıklamıştır.
İlgili düzenlemeye bakıldığında nişanlanmanın evlenme vaadiyle yapıldığını ve yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça nişanlanmanın küçüğü veya kısıtlıyı bağlayamayacağı belirtilmiştir.
Yine nişanlanmanın evlenmeye zorlanmak için dava hakkı vermeyeceğini ve tarafların evlilik konusunda özgür iradeleriyle karar verileceği hususu vurgulanmıştır.
Nişanın bozulmasının sonuçları;
Nişanın bozulması halinde hem maddi tazminat hem de manevi tazminat istenebilir. Bunun da şartları vardır. Kanunun lafzına bakıldığında nişanın bozulması halinde maddi tazminat ve manevi tazminatın istenebilmesinin temel şartı bir tarafın kusurlu olmasıdır. Kanun maddesine bakıldığında;
Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.
Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Aşağıda bilgisini vermiş olduğum kararda erkek tarafın ailesinin nişanlı kıza nişan alışverişinde dar elbiseler giydirerek vücudunun düzgün olup olmadığını inceledikleri, basenleri olduğu gerekçesiyle eleştirdikleri, yine nişanlısının mesaj yoluyla vücuduna ilişkin hakaretlerde bulunduğu, sırf basenleri olduğu için yüzüğü atma teklifinde bulunduğu hususlarını kişilik haklarına saldırı kabul etmiş olup manevi tazminat verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2016/21667 K. 2017/11157 T. 06.07.2017
4721 sayılı TMK’nın 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır.
Nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir.
Somut olayda, davacı ile davalının aileleriyle birlikte nişan öncesinde alışverişe çıktıkları, alışveriş sonrasında davalının davacının fiziksel yapısından rahatsızlık duyduğuna dair mesajlar gönderdiği, davalının nişan töreni öncesinde davacının basenlerini kontrol edilmesine izin vermemesi halinde nişanın yapılmayacağının söylediği, davalının isteği üzerine bir sonraki gün kuaförde diğer davalı ile davalının kardeşi Elif'in davacının basenlerini kontrol ettikleri, bu olayların etkisinde kalan davacının aynı gün nişanı bozmak zorunda kaldığı, davalının davranışlarının davacıyı küçük düşürücü, kişilik haklarına zarar verici nitelikte bulunduğu, davacının üzüntü duymasına eden olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu kapsamda davalının davacıya yönelik eylemleri sonucu manevi tazminatın yasal koşulları oluşmuştur. Sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek, hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde verilen kararın bozulması gerekmiştir.
Nişanın bozulması halinde hangi hediyeler geri verilir?
4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuz bu konuya da açıklık getirmiştir.
Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Burada kanun, alışılmışın dışındaki hediyeler geri verilir demiş fakat bu alışılmışın dışındaki hediyelerin ne olduğu hususunu açıklamamıştır. Aşağıda bilgisini vermiş olduğum Yargıtay kararında alışılmışın dışındaki hediyelerin ne olduğu belirtilmiştir. İlgili kararda şu ifadelere yer verilmiştir.
T.C. Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Esas: 2013/900 Karar: 2013/2605 Karar Tarihi: 19.02.2013
Türk Medeni Kanunu’nun 122. maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir sebepten sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Bu maddeye göre, nişanın bozulması sebebiyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına dair davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı vs. gibi) eşyaların iadesine karar verilemez. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek davalıya, davacı nişanlısı tarafından takıldığı sabit olan 2 adet saatin de iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir
Nişanın bozulması yüzünden açılacak davada zamanaşımı;
Kanun maddesine göre, nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Hepinize keyifli bir hafta dilerim.