İş Kazası
Kıymetli okuyucularım, bu haftaki yazımda iş kazası kavramını,kazaya uğrayanların haklarını ve işverenin sorumluluğunu mevzuat hükümleri çerçevesinde sizlere kısaca açıklamaya çalışacağım.
İş kazasının tanımı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinin 1. fıkrasında yapılmış olup ilgili hükme göre iş kazası;
Sigortalının işyerinde bulunması esnasında, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır diye tanımlanmıştır.
Kısaca bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için kazaya uğrayanın sigortalı olması, meydana gelen kaza ile oluşan sonuç arasında neden sonuç ilişkisinin yani illiyet bağının bulunması ve söz konusu kaza neticesinde de sigortalının bedenen ya da ruhen engelli hâle gelmesi hususlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği ise, işverenlerin işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlü olduğunu, işverenin iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almalarını, gerekli araç ve gereçleri noksansız bulundurmalarını, işçilerin de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü olduğunu belirtmiştir.
İş kazalarının daha çok çalışılan ortamın koşullarından, yöneticilerin yönetim konusundaki hatalarından, yeterli bakımın zamanında yapılmamasından, çalışanların yeterince bilinçlendirilmemesinden, çalışanlara yeterli ve uygun eğitimin verilmemesinden, denetimin eksik yapılmasından dolayı ortaya çıktığı söylenebilir.
İş kazası geçirenlerin sonraki süreçte hak kaybına uğramamsı için ne yapmaları gerekiyor?
- Öncelikle iş kazasının SGK’ ya bildirilmiş olması gerekmektedir. İşveren üç iş günü içinde bu bildirimi yapmalıdır. Nitekim bu bildirim yapılmadığı takdirde bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneğinin, kurumca işverenden tahsil edileceği belirtilmiştir.
- İşverence bildirim yapılmazsa iş kazasına uğrayanların ilgili SGK Müdürlüğü’ne başvurarak öncelikle bu kazanın bir iş kazası olarak kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Çünkü iş kazası olarak yaşanan olay iş kazası olarak bildirilmez veya kayıt altına alınmazsa bu defa işçiler kazanın önce iş kazası olarak tespit edilmesini sağlamak için ciddi ciddi uğraşmak zorunda kalmaktadırlar. Kazaya uğrayanların kayıt işlemi yapıldıktan sonra iş kazası dosyası açtırmaları gerekmektedir. SGK tarafından müfettiş incelemesi yaptırıp, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kaybı tespit edilmelidir.
- Yine hastane kayıtlarında iş kazası veya adli vaka olarak giriş yapılmammışsa veya iş kazası geçiren kişi hastaneye götürülmemişse Cumhuriyet başsavcılığına iş kazası hakkında şikâyette bulunmaları da sonraki süreçte mağdur olmamak için elini güçlendiren bir delil olacaktır.
Kazaya uğrayanların kalıcı veya geçici iş göremezlik derecelerini tespit ettirmek için tespit davası açmaları gerekmektedir. Dava sonucunda davacıların kalıcı nitelikte sakatlıkları yoksa veya iş göremezlik dereceleri ’un altında çıkarsa SGK tarafından bunlara gelir bağlanmayacaktır. İş göremezlik dereceleri ’un üzerinde ise SGK tarafından kendilerine gelir bağlanacak ve bağlanan gelirin peşin değerinden artan bir zarar varsa, bu zarar işverenin ödeyeceği tazminat tutarı olacaktır. Bununla birlikte davacıların iş göremezlik dereceleri ’un altında ise, SGK tarafından kendilerine gelir bağlanmayacağından, ’un altındaki sakatlık için işveren doğrudan tazminat ödeyecektir.
İş kazası sonucunda hangi haklar talep edilebilir?
İş kazası sonucunda İş Mahkemesi’ne başvurularak maddi ve manevi tazminat ile diğer haklar talep edilebilir. İş kazasından kaynaklı maddi tazminat talepleri olarak, işçinin iş kazası neticesinde bedensel zarara uğramış olması halinde yapmış olduğu tedaviye ilişkin giderleri, bedensel zarar nedeniyle çalışamadığı sürelerdeki mahrum kaldığı kazanç kaybı, çalışma gücü çalışamadığı dönemler dışında da azalmışsa veya tamamen çalışma gücü yitirilmişse bu nedenle ortaya çıkan zararlar ile kazanç kayıpları talep edilebilir. Kaza sonucunda ölüm meydana gelmişse ölenin yakınları cenaze giderlerini,ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler bu sebeple uğradıkları kayıpları ve zararları isteyebilir.Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun manevi tazminat başlıklı maddesine göre ; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. İlgili hükümden de anlaşılacağı üzere iş kazası sonucunda manevi tazminat da istenebilmektedir.
Sigortasız işçi iş kazası geçirirse bir hak talep edebilir mi?
Sigorta girişinin veya kaydının bulunmaması, olayın bir iş kazası sayılmasına engel değildir. Eğer bir kimse, kazadan bir saat önce işe alınmış olsa bile “sigorta” kapsamında bir işçidir. Eğer işçi sigortaya kayıt ettirilmeden iş kazası geçirmişse, sigorta ve vergi yükünden kaçınmak amacıyla kayıt dışı işçi çalıştıran işveren 5510 sayılı yasa ile 6331 sayılı yasalar uyarınca ağır bir faturayı ödeme mecburiyetinde kalmakta ve işveren doğrudan sorumlu olmaktadır. Sigortasız şekilde iş kazası geçiren işçi, direk olarak işverene karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.Bu durumda mahkeme, öncelikle işçiye iş kazası tespit davası açması konusunda süre vererek tespit davası açmasını ve bu dava sonuna kadar açılmış olan maddi ve manevi tazminat davasını bekletici mesele yapmak durumundadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
Peki işverenin sorumluluktan kurtulma şansı var mıdır?
İşverenin kusurlu eylemi ile meydana gelen zarar arasında neden sonuç ilişkisi yani uygun bir illiyet bağı yoksa işverenin sorumluluğundan söz edilemez.Bu sorumluluğu kesen iki neden olarak mücbir sebep ile zarar görenin ve 3. kişinin ağır kusuru gösterilebilir. Bu durumda işverenin sorumluluktan kurtulması mümkündür.
Keyifli bir hafta geçirmeniz dileğimle.